Son dönemde Türkiye’deki ekonominin önemli göstergelerinden biri olan Konut Kredisi Miktar (KKM) stoku, 72 haftadır kesintisiz bir şekilde gerilemeye devam ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 2023 yılının başından itibaren düşüşe geçen KKM stoku, ekonomideki dalgalanmalara, faiz oranlarındaki değişikliklere ve enflasyonist baskılara bağlı olarak daha da azalıyor. Bu durum, sektör uzmanları tarafından konut kredisi piyasasında yaşanan daralma olarak yorumlanıyor.
KKM, Türkiye’de mortgage kredisi ve konut finansmanı ile ilgili en önemli ekonomik parametrelerden biri olarak kabul ediliyor. Stoktaki bu azalma, Türkiye’nin konut sektörüne olan talebin azalmasıyla doğrudan ilişkilendiriliyor. Özellikle faiz oranlarındaki artış ve ekonomik belirsizliklerin etkisiyle, hem bireysel alıcılar hem de yatırımcılar, konut kredisi kullanımını daha temkinli bir şekilde tercih ediyorlar.
İçinde bulunduğumuz dönemde konut kredisi faiz oranları, Merkez Bankası’nın politika faiz oranlarına paralel bir şekilde artış gösterdi. Bu artış, konut kredilerinin geri ödeme yükünü artırırken, piyasada alıcı talebinin azalmasına yol açtı. Ekonomik belirsizliklerin de etkisiyle birçok kişi, konut almak yerine beklemeyi tercih etti. Ayrıca, emlak piyasasında yaşanan fiyat artışları ve inşaat maliyetlerinin yükselmesi, alıcıların daha yüksek kredi çekmelerine ve dolayısıyla ödeme yüklerinin artmasına neden oldu.
KKM stokundaki düşüş, aynı zamanda bankaların kredi verme politikalarındaki sıkılaşmayı da gözler önüne seriyor. Bankalar, daha düşük riskle kredi verirken, aynı zamanda yeni düzenlemeler ve kredi limitlerindeki sınırlamalarla da piyasa şartlarını yeniden şekillendiriyorlar. Uzmanlar, kredi piyasasında yaşanan bu daralmanın, konut alıcıları ve inşaat sektörünü olumsuz etkileyebileceğini belirtiyorlar.
Öte yandan, bu düşüşün kısa vadede konut sektörü üzerinde olumsuz bir etkisi olsa da, uzun vadede faiz oranlarının düşmesi ve ekonomik istikrarın sağlanmasıyla birlikte KKM stokunun yeniden artabileceği tahmin ediliyor. Ekonomik büyüme, istihdam artışı ve enflasyonun kontrol altına alınması gibi faktörler, konut kredisi kullanımını teşvik edebilir ve stoktaki azalmayı tersine çevirebilir.
KKM’nin gerilemesi, Türkiye ekonomisindeki dinamikleri gözler önüne sererken, bankaların ve finans kuruluşlarının kredi verme politikalarını da daha dikkatli bir şekilde gözden geçirmelerine yol açıyor.