Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yayımladığı son veriler, 2 Nisan 2025 tarihinde dikkat çekici bir ekonomik hareketliliği ortaya koydu. Yerel seçimler sonrası oluşan siyasi atmosferin vatandaşların finansal tercihlerini nasıl etkilediği mercek altına alındı.
2 Nisan’da Ekonomik Verilerde Şaşırtan Artış: Siyasi Tavır Mı?
31 Mart yerel seçimlerinin ardından Türkiye’de siyasi hava yeniden şekillenirken, finansal piyasalarda da beklenmedik gelişmeler yaşandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan 2 Nisan 2025 tarihli veriler, döviz ve altın işlemlerinde ani ve ciddi artışlara işaret etti. Söz konusu tarih, seçim sonrası ilk resmi işlem günü olması açısından ayrıca önem taşıyor.
Kamuoyunda, bu artışın özellikle bazı büyükşehirlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) kazandığı belediyelere yönelik “tepkisel” bir bireysel yatırım davranışı olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. Veriler, vatandaşın parasal pozisyonlarını nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.
TCMB Verileri Ne Diyor? Rakamlar Ne Kadar Ciddi?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yayımladığı istatistiklere göre:
- Döviz tevdiat hesaplarında %4,8 oranında artış gözlemlendi
- Altın alımlarında 1 günlük %6,2’lik artış kaydedildi
- Bireysel yatırımcıların dövize yönelimi, yılın en yüksek günlük hacmine ulaştı
- 2 Nisan günü toplam döviz talebi 2 milyar doları aştı
Bu rakamlar, 2025 yılı başından bu yana tek günde gerçekleşen en yüksek artışlar olarak kayda geçti.
Siyasi Tercihler ve Ekonomik Refleks Arasındaki Bağlantı
Ekonomistler, seçim sonuçlarının ardından yaşanan bu ani finansal hareketliliğin siyasi tercihlerle doğrudan ilişkili olabileceğini belirtiyor. Özellikle Anadolu’daki bazı illerde CHP’ye verilen oy oranının beklenenden yüksek çıkması, kimi kesimlerde “boykot” çağrılarına ve alternatif yatırım davranışlarına neden oldu.
Ekonomi yazarı Uğur Gürses bu gelişmeleri şöyle değerlendirdi:
“Vatandaş, politik tutumunu sadece sandıkta değil, cebindeki parayla da gösterebiliyor. Bu rakamlar, bir tepkinin ekonomik izdüşümü olarak yorumlanabilir.”
Vatandaş Ne Yapıyor? Finansal Güven Nerede Aranıyor?
Son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar, vatandaşın yatırım tercihlerinde önemli değişimlere neden olmuş durumda. 2 Nisan verileriyle birlikte ortaya çıkan tabloya göre, bireysel yatırımcıların en çok tercih ettiği güvenli limanlar şöyle sıralanıyor:
- Dolar ve Euro gibi döviz türleri
- Fiziki altın ve ziynet ürünleri
- Yastık altı birikim sistemine dönüş
- Kripto para platformlarında hacim artışı
Bu tercihler, TL’ye olan güvenin azaldığı dönemlerde sıklıkla gözlemlenen davranış biçimlerine benziyor. Ancak bu kez farklı olan, söz konusu hareketin bir günde ve seçim sonrası gibi kritik bir zamanda gerçekleşmiş olması.
Sosyal Medyada Ekonomik Boykot Gündemi
Seçim sonrası özellikle sosyal medya platformlarında yükselen “ekonomik boykot” çağrıları dikkat çekiyor. Bazı kullanıcılar, belirli belediyelere ya da markalara karşı alışveriş yapmama yönünde kampanyalar başlatmış durumda. Bu çağrılar, doğrudan parti tercihleri üzerinden şekilleniyor ve bireysel ekonomik kararları etkileyebiliyor.
X (Twitter), Instagram ve Telegram gruplarında en çok paylaşılan içeriklerin başında “TL’ye güvenme, dövize geç” mesajları yer alıyor. Uzmanlar bu tür tepkilerin piyasalarda dalgalanma yaratabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
CHP Kanadından İlk Açıklama Gecikmedi
CHP yönetimi ise söz konusu hareketin siyasi bir karşılığı olmadığı görüşünde. Parti yetkilileri, bu tür ekonomik tepkilerin halkın genel ekonomik gidişata duyduğu güvensizlikle ilgili olduğunu savunuyor. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerdeki yüksek oy oranlarının, finansal panik yaratacak bir zemin oluşturmadığı ifade ediliyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Vatandaşlarımızın ekonomik tercihleri, hükümetin yarattığı istikrarsızlığa bir tepkidir. Seçim sonuçlarını bu şekilde bağlamlandırmak, demokratik iradeye saygısızlıktır.”
Uzman Görüşleri: Dalgalanma Devam Edebilir mi?
Finans uzmanları, 2 Nisan’da yaşanan bu sıçramanın geçici olabileceğini ancak psikolojik etkisinin daha uzun süreceğini belirtiyor. Özellikle Merkez Bankası’nın faiz politikası, enflasyon hedefleri ve kur rejimine dair alacağı yeni kararlar, bu davranışın kalıcılığını belirleyecek.
Ekonomi analisti Emrah Lafçı ise şu uyarıda bulunuyor:
“Ekonomik tepkiler, politik atmosferin bir yansımasıdır ancak uzun vadede istikrarı bozacak ölçüde büyürse hem yatırımcı hem devlet zarar görür. Bu nedenle finansal kararların sağduyulu alınması gerekiyor.”